Son yıllarda Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler, bölgenin dinamiklerini köklü bir şekilde değiştirmeye devam ediyor. Özellikle Suriye, iç savaşın patlak vermesinden bu yana uluslararası güçlerin ve aktörlerin karşı karşıya geldiği bir arenaya dönüşmüş durumda. Bu bağlamda, Rusya'nın Suriye’deki Esad rejimine olan desteği, siyasi ve askeri stratejilerin yeniden gözden geçirilmesine neden oluyor. Son dönemlerde yapılan açıklamalar ve diplomatik görüşmeler, Putin'in Esad'ı teslim etmeye niyetli olmadığını ortaya koyuyor.
Rusya’nın Suriye’deki politikası, başından beri Esad’ı güçlendirmek ve kendi stratejik çıkarlarını korumak üzerine kurulmuştu. 2015 yılında başlatılan askeri müdahale, Esad rejiminin ayakta kalmasını sağladı ve Rusya’nın Orta Doğu’daki etkisini artırdı. Ancak zamanla sahadaki koşullar, uluslararası ilişkiler ve bölgedeki güç dengeleri değişti. 2023 itibarıyla Putin’in Esad'a destek vermekteki kararlılığı, Batı ile olan ilişkilerin gerginliği ve Suriye içindeki çatışmaların boyutuyla doğrudan bağlantılı hale geldi.
Putin'in Esad’a olan desteği, sadece askeri bir yardımla sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda siyasi olarak da Suriye'nin geleceği ile ilgili önemli kararların alınmasında Esad’ın yanında duruyor. Moskova, Suriye’nin yeniden imarı ve toprak bütünlüğü konusunda, Esad’ın liderliği altında bir süreç öngörüyor. Bu durum, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok ülkenin tepkisini çekiyor ve uluslararası sürecin çıkmaza girmesine yol açıyor. Ancak Putin, Esad’ın varlığı sayesinde Suriye’de kalıcı bir siyasi nüfuz elde etmeyi sürdürüyor.
Putin’in Esad’ı bırakmak istememesinde birçok stratejik neden bulunuyor. Öncelikle, Suriye, Rusya için jeopolitik açıdan kritik bir alan. Akdeniz’deki Rus askeri varlığı, Suriye’deki Esad rejimiyle doğrudan bağlantılı. Bu nedenle, Esad’ın kaybı, Rusya'nın bölgedeki etkisini büyük ölçüde zayıflatacak bir adım olarak değerlendiriliyor. Aynı zamanda, Suriye’nin enerji kaynakları, boru hatları ve diğer stratejik altyapılar, Rusya’nın ekonomik çıkarları açısından da büyük önem taşıyor.
Esad rejimi ile olan bu stratejik ortaklık, Rusya'nın Orta Doğu’daki diğer ülkelerle olan ilişkilerini de etkilemektedir. Özellikle İran ile olan ittifak, Suriye’deki mevcut güç dengesinin korunmasında kritik bir rol oynamaktadır. Bu durum, Batılı ülkelerin bölgedeki etkisini azaltırken, Rusya’nın siyasi ve askeri etkisini artırma çabalarını da destekliyor. Tüm bu gelişmeler, Putin'in Esad’a olan desteğini sürdürmesinin yanı sıra, bölgedeki güç mücadelesinin nasıl şekilleneceğini de etkilemektedir.
Özetle, Putin’in Esad'ı bırakmaması, sadece Suriye'nin geleceği açısından değil, aynı zamanda Rusya’nın uluslararası alandaki konumu açısından da büyük bir öneme sahip. Gelecekte gerçekleşecek olan müzakereler ve stratejik hamleler, Suriye’deki savaşın kaderini belirlemede kritik bir rol oynayacaktır. Esad’ın durumu, yalnızca Suriye’yi değil, aynı zamanda Orta Doğu’daki güç dengelerini de etkileyen karmaşık bir dengeyi oluşturuyor. Bu aşamada, uluslararası toplumun atacağı adımlar ve diplomatik süreçler, bölgenin geleceğini belirleyen en önemli faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.