Bugün, 18 Ekim 2023 tarihinde, Türkiye'nin kuzeybatısında yer alan Marmara Denizi'nde 3 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından kaydedilen sarsıntı, yerel saatle 14:32'de gerçekleşti. Marmara bölgesinin jeolojik yapısı gereği sıkça sarsıntılara maruz kaldığı bilinse de, bu denizde meydana gelen deprem, kısa süreli bir panik yaşanmasına neden oldu. Depremin merkez üssü, Gemlik açıkları olarak bildirildi. Bu durum, aynı zamanda bölgedeki yerleşim alanlarının deprem güvenliği konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Marmara Denizi'nde meydana gelen depremler, tarihin en yıkıcı sarsıntılarından bazılarına ev sahipliği yapmıştır. 1999 İzmit depreminin yarattığı yıkım, Türkiye'nin bu bölgesindeki sismik aktivitenin önemini vurguluyor. 3 büyüklüğündeki bir deprem, genellikle dar bir alanda hissedilse de, bu tür sarsıntılar, daha büyük depremlerin ön belirtileri olarak değerlendirilmektedir. Uzmanlar, Marmara Bölgesi’nde ikamet eden halka bu tür durumlar karşısında hazırlıklı olmaları, depreme karşı dayanıklı yapılar inşa etmeleri ve acil durum planları geliştirmeleri konusunda uyarılarda bulunuyor.
Bu deprem, hem yerel halk hem de bilim insanları için alarm zilleri çaldırdı. Özellikle İstanbul'un yanı başında yer alan Marmara Denizi, büyük bir nüfusu etkileme potansiyeline sahip. Dolayısıyla, bu gibi küçük sarsıntılar, toplumun deprem kültürü oluşturması açısından kritik bir öneme sahip. Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin Deprem Master Planı çerçevesinde titizlikle yürütülen çalışmaların önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. 3 büyüklüğündeki bu deprem, aynı zamanda sismik izleme çalışmalarının etkinliğini de sorgulatıyor.
Depremler, doğanın bir parçası olmasının yanı sıra, doğru önlemler alınmadığı takdirde büyük kayıplara yol açabilir. Uzmanlar, ahaliye depreme hazırlıklı olmaları gerektiğini vurguluyor. Deprem öncesi, anı ve sonrası için alınması gereken önlemler şunlardır:
Sonuç olarak, Marmara Denizi'nde meydana gelen bu 3 büyüklüğündeki deprem, sadece bölgedeki sismik aktiviteyi değil, aynı zamanda toplumun deprem bilincini yeniden gözden geçirmesi gerektiğinin bir hatırlatıcısı. Kamu ve özel sektör iş birlikleri ile gerçekleştirilecek eğitimler, tatbikatlar ve yapı güvenliği çalışmalarının artırılması, gelecekteki olası büyük depremler karşısında hayati önem taşımaktadır. Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığı düşünülürse, bu tür olayların sadece bir tehlike alarmı değil, aynı zamanda bir hazırlık sürecinin başlangıcı olarak değerlendirilmesi gerekiyor.