İstanbul, 2023 yılı itibarıyla, beklenen büyük depremin yaşanmadığı fakat şiddetli bir deprem ile sarsıldı. Geçtiğimiz gün meydana gelen deprem, kentte yaşayanlar üzerinde korku ve endişe yarattı. Herkesin aklında tek bir soru vardı: "Büyük İstanbul depreminin zamanı mı geldi?" Ancak uzmanlar bu depremin, aslında bir hazırlık sürecinin parçası olduğunu ve fay hattında depolanan enerjinin serbest kalmasıyla gerçekleştiğini belirtiyor.
Depremler, yer kabuğundaki fay hatlarının hareketleri sonucunda meydana gelir. Ancak, bu hareketlerin her zaman büyük ve yıkıcı bir depremle sonuçlanması beklenmez. İstanbul'daki son deprem, fay hatları üzerindeki enerji birikiminin serbest kalmasıyla oluştu. Faylar, yer altındaki taşların sürtünmesi nedeniyle enerji biriktirir ve bir noktaya geldiklerinde bu enerji dışa vurur. Bu tür küçük depremler, aslında büyük depremlerden kaçınmak için bir tür 'salgın' gibi düşünülebilir. Enerji birikimi devam ettikçe, büyük depremler açısından risk de artmaktadır.
Deprem sonrası yapılan açıklamalarda, uzmanlar İstanbul'un jeolojik yapısının karmaşık olduğunu, bu nedenle depremlerin kaçınılmaz olduğunu ifade etti. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeolojik Mühendisliği Bölümünden Dr. Ali Yıldız, "Son depremin büyüklüğü, İstanbul'un fay hatları üzerindeki durumunu gözler önüne seriyor. Bu, büyük depremin habercisi değil. Ancak bu durum, enerji birikiminin devam ettiğini gösteriyor" dedi. Ayrıca, İstanbul'da meydana gelen bu ani olayların, şehrin depreme hazırlık durumunu sorgulatması gerektiğine dikkat çekti.
Uzmanlar, İstanbul'un fay hatları üzerindeki hareketlerin düzenli olarak izlenmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Devlet ve yerel yöneticilerin depreme karşı hazırlık çalışmalarını artırması gerektiği konusunda konsensüs sağlanmış durumda. 2023 yılı içerisinde İstanbul’da gerçekleşen depremler, kentin bu doğal afet karşısındaki dayanıklılık seviyesinin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.
Özellikle, İstanbul'daki konut yapı stoğunun depreme dayanıklı hale dönüştürülmesi vurgusu yapılırken, olası bir büyük depremde alınması gereken tedbirlerin aciliyetine dikkat çekiliyor. Depremin şiddeti ve etkileri göz önüne alındığında, şehirdeki binaların deprem yönetmeliklerine uygunluğunun artırılması gerektiği ifade ediliyor.
İstanbul'da meydana gelen bu son depremin, kamuoyunu bilgilendirme çalışmaları ve farkındalık oluşturma açısından bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiği de vurgulandı. Uzmanlar, depremlerle ilgili eğitimlerin artırılması ve toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. İleri tarihlerde daha büyük depremlerin yaşanabileceği düşüncesi, halkın kaygılarını artırıyor ancak eğitim ve hazırlıklarla bu sorunların üstesinden gelinebilir.
Sonuç olarak, İstanbul'da meydana gelen şiddetli deprem, beklenen büyük depremle ilgili korkuları bir kez daha gündeme taşımış olsa da, uzmanlar bu durumu kötü olarak değerlendirmiyor. En önemli nokta, İstanbul'un fay hatları üzerindeki enerji birikiminin sürekli takip edilmesi ve gerekli önlemlerin zamanında alınmasıdır. Şehirde meydana gelen bu küçük depremler, büyük depremin habercisi değil, bir uyarı niteliğindedir. Bu nedenle, yerel yönetiminde bu konuda harekete geçerek, vatandaşları bilgilendirmesi ve hazırlıklarını artırması hayati önem taşımaktadır.